26 Ocak 2016 Salı

Son Çağrı - Anunnakilerle Temas Kitabının Tanıtım Toplantısı ve İmza Günü Yapıldı.


Son Çağrı Anunnakilerle Temas kitabının tanıtım toplantısı ve imza günü 24 Ocak 2016 Pazar günü Ataşehir Beyaz Yol Alan Terapisi ve Yaşam Danışmanlığı Merkezinde yapıldı. Tüm katılımcılara teşekkürler.


23 Ocak 2016 Cumartesi

İki Bilimadamı, Mike Brown ve Konstantin Batygin: ''Planet X den, Bu Sefer, Eminiz"


İki bilim adamı sonunda güneş sisteminin dışındaki bir gezegenin yerini saptadıklarını ancak henüz görsel temas kuramadıklarını kabul etti.

Planet X'in çok yakında açıklanacağını hem kitabımda hem de seminerlerimde defalarca dile getirmiştim. Çok zaman önce IRAS uydusunun tespit ettiği bu gezegenin halka açıklanması için İşte o gün geldi çattı ve birileri düğmeye bastı. Son on yılda Plüton'un gezegenlikten düşürülmesi, devasa Atacama ve Antartika teleskoplarının güney semalarımızı izlemek için kurulması gibi bazı hazırlıklar yapılmaktaydı. Şimdilerde çok hızlanan bu süreci hep birlikte takip edeceğiz. Yepyeni bir çağ başlıyor ve de gerçek bilgiye ulaşmayı arzu eden özgür düşünceye sahip ışığın insanları bu süreci heyecanla izleyecek. Değişime kapalı olanlar ise yepyeni bahanelerle dengeyi korumaya çalışacak. Enki'nin Kayıp Kitabı M.Ö. 2016 yılında yazılmıştı. Son Çağrı - Anunnakilerle Temas kitabımın yayınlandığı günün büyük bir tesadüfle M.S. 2016 Ocak ayı olması beni çok mutlu etti Ek olarak yayın tarihi olan 19-20-21 Ocak tarihlerinde Planet X ile ilgili haberler dünyayı kasıp kavurdu. Beş gezegen hizalanma yaşadı...

Yeni bin yıl, kova çağı tüm dünya için ışık getirsin diyorum...
Bu arada Planet X'i diğer gezegenlerden ayıran en büyük fark, Sümerlilere göre orada yaşam bulunması... Atalarımız anunnakiler oradan geliyorlar...
Şimdi makaleye bir göz atalım:
Planet X (bilinmeyen dünya) olarak adlandırılan 9. gezegeni bulmak bilim adamlarının 100 yıllık rüyası. 1930’ta Plüton’u da böyle buldular, ama daha sonra astronomlar Plüton’u cüce gezegen sınıfına soktu. Şimdi Plüton’un yer aldığı Kuiper Kuşağı’nda gerçekten 9. gezegeni bulduklarını düşünüyorlar.1 Bu yazı gerçek Planet X’in öyküsüdür.

Astronomlar Dünya’dan 4,5 ila 7,5 milyar km uzakta bulunan ve toplam 1 trilyon kaya ve buz parçasından (asteroitlerle kuyrukluyıldızlar) oluşan Kuiper Kuşağı’nın ötesinde nihayet 9. gezegeni bulduklarını düşünüyorlar. Uzak, soluk ve buzlu bir dünya bu: Bilgisayar simülasyonlarına göre Dünya’dan 3 kat büyük ve 10 kat kütleli bir süper dünya.

Bugüne kadar gökbilimciler defalarca dokuzuncu gezegeni bulduklarını iddia ettiler. Bunların içinde Plüton benzeri cüce gezegenler, uzak Neptün benzeri küçük gaz devleri, çok uzak Jüpiter benzeri büyük gaz devleri, hatta yıldız olmasına ramak kaldığı halde yıldız olmayı başaramamış kahverengi cüceler vardı. Hiçbiri gerçek çıkmadı.

Astronomlar daha gelişmiş bilgisayar simülasyonları yapmaya başladılar ve özellikle de Kuiper Kuşağı’nda “Güneş’e dik dönen” eliptik yörüngelerde yer alan yörüngesi şaşmış asteroitlere baktılar. Bunların yörüngesini saptırmak için Kuiper Kuşağı’nın ötesinde gözden uzak dev gibi kayalık gezegen (süper dünya) veya Neptün gibi bir gaz devi olması gerekiyordu.

İşte bu yüzden yeni 9. gezegen bulundu haberi şimdiye dek duyduğumuz en umut vaat edici haber ve bilim adamları bu kez haberi doğrulayacaklarından eminler.

Şimdiye kadarki haberlerin yanlış çıkmasının yanı sıra “tek bir süper dünya yok, ortalığı karıştıran birkaç tane Plüton benzeri cüce gezegen var ve bunların ortak yerçekimi Kuiper Kuşağı’ndaki asteroitlerin yolunu saptırıyor” diyen alternatif simülasyonlar da yapıldı.

Yine de en yeni simülasyon, şaşkın asteroit yörüngelerini matematiksel olarak diğerlerinden çok daha iyi açıklıyor ve biz de 9. gezegenin resmini çekene kadar simülasyon sonuçlarıyla yetinmek zorundayız.

Madem simülasyon diyoruz, rakam vermekte sakınca yok: Laughlin ve ekibi Planet X’in Dünya’dan 10 kat kütleli ve 3 kat büyük olması gerektiğini hesapladılar. Bu da bir süper dünya veya mini Neptün olduğunu gösteriyor.



Neptün benzeri küçük gaz devleri Güneş’ten uzak soğuk bölgelerde çok hızlı oluştuğu için galakside bol bulunuyor. Bu yüzden mini Neptün olma ihtimali yüksek. Ancak bize yakın olmadığı da kesin, yoksa şimdiye dek bulurduk.

Tabii ki Neptün kadar büyük bir gezegenin kolay görülemeyecek kadar uzak olması gerekiyor. İlk hesaplamalar bilinmeyen gezegenin Güneş’e Dünya’dan 200-300 kez uzak olduğunu gösteriyor. En uçuk tahminlere göre, bu mesafe Dünya-Güneş uzaklığının (150 milyon km) 600 ila 1200 katı olabilir.

Caltech’ten Konstantin Batygin, “Bu şey çok soğuk, uzun dönemli bir yörüngeye sahip ve büyük olasılıkla Güneş’in çevresindeki turunu 20 bin yılda tamamlıyor” diyor. Kısacası Planet X’te bir yıl 20 bin Dünya yılına eşit.

Daha doğrusu böyle bir gezegen olması gerektiği sonucuna nasıl vardılar? Batygin ve Caltech’ten meslektaşı Mike Brown’ın aslında yeni gezegen bulmak gibi bir niyetleri yoktu. Kaza eseri oldu. 2014 yılında başka bir araştırma ekibi, Biden adını verdikleri (kod adı 2012VP113) yeni bir cüce gezegen keşfetti. Bu gökcismi Plüton’un ötesinde keşfedilen Sedna gibi anormal bir yörüngeye sahipti.

Böylece bilim adamları asteroitlerle cüce gezegenleri uzaktan koyun gibi güden bir çoban dünya olduğunu düşündüler. Ancak bilgisayar simülasyonu ile Kuiper Kuşağı’nda bilinen binlerce kaya parçasını tek tek inceleyemezlerdi. Bunun yerine uzaydaki yörüngelerinde özellikle kümelenmiş olan 6 asteroite baktılar. Bunların rastlantıyla gruplanma şansı binde 7 idi.

Ancak simülasyona 9. gezegeni eklediklerinde sorun çözüldü. Üstelik 9. gezegen ilk simülasyonda hesaba katmadıkları asteroitlerin de yörüngelerini açıklamaya başladı. Batygin diyor ki “İşte o zaman yaptığımız hesaplamalarla gülmekten vazgeçtik ve gerçekten 9. gezegeni bulduğumuza büyük bir şaşkınlıkla inandık.”

45-180 milyar km uzaktaki bu gezegeni bulmak çok zor. Laughlin’in dediği gibi “Çok ama çok soluk bir dünya”. Öyle ki bu süper dünya bizden yaklaşık 5,9 milyar km uzaktaki cüce gezegen Plüton’dan 10 bin kat daha soluk.



Sonuçta bu kadar uzak bir gezegenin belli belirsiz termal izini elimizdeki kızılötesi teleskoplarla görmemiz imkansız. Ayrıca böyle bir gezegen pek güneş ışığı yansıtmaz. Bu engeli aşmak için tek çaremiz, yüzlerce ışık yılı uzaktaki öte gezegenlerde hayat arayacak James Webb uzay teleskopunu kullanmak ya da joker kartını kullanacağız yada nereye baktığımızı bileceğiz.

James Webb 2018’de fırlatılacak ve işi yabancı dünyalarda hayat bulmak. Bu yüzden işi gücü bırakıp teleskopun kullanım ömrünü heba edemeyiz ve samanlıkta iğne arar gibi Güneş Sistemi’nin banliyösünde Planet X arayamayız. Üstelik nereye bakacağımızı da bilmiyoruz!

Hawaii İkizler Gözlemevi’nden Chad Trujillo, “Tam olarak nerede olduğunu bilmiyoruz. Bilsek yarın teleskopu çevirip elimizle koymuş gibi buluruz. Ancak gökyüzü çok büyük ve bu gezegen çok soluk, özellikle de uzaklığına bağlı olarak” diyor.

Yine de bu bilim adamlarının pes ettiği anlamına gelmiyor. Astronomlar 9. gezegeni arayacak. Hawaii’deki Subaru teleskopu bu işe ayrıldı2. Batygin ve Brown da kendi avlarını başlattılar. Biden kaşifi Trujillo da önümüzdeki ay gökleri öngörülen yörüngede taramaya başlayacaklarını söylüyor.

Planet X adını Mars’ta uzaylı yapımı su kanalları olduğunu öne süren Percival Lowell koydu ve ilk keşfedilen 9. gezegen Plüton’du, ama Plüton modern gezegen tanımı çerçevesinde cüce gezegen olarak yeniden sınıflandırıldı. Zaten bu küçük dünyanın Kuiper Kuşağı’ndaki şaşkın asteroitlerin yörüngesini açıklaması mümkün değildi.

Ve son 86 yılda defalarca 9. gezegen bulundu iddiası ortaya atıldı. Ancak Alessandro Morbidelli’nin dediği gibi, “Batygin ve Brown’ın makalesinin bu gezegenin varlığını gösteren ilk ikna edici çalışma olduğunu düşünüyorum, özellikle de yörüngesini çok daha kesin bir şekilde belirlediği için. Sağlam Argüman.”

Şimdi Güneş Sistemi’nin diğer cüce gezegenlerini ve Kuiper Kuşağı’na bakarak 9. gezegen keşfine heyecan katmanın tam zamanı. Oval dünya Haumea’dan başlayabilirsiniz.



1Evidence For A Distant Giant Planet In The Solar System: Konstantin Batygin1 and Michael E. Brown1. Published 2016 January 20. The Astronomical Journal, Volume 151, Number 2
2http://subarutelescope.org/

https://www.washingtonpost.com/news/speaking-of-science/wp/2016/01/20/new-evidence-suggests-a-ninth-planet-lurking-at-the-edge-of-the-solar-system/

Yeni kitabımın İmza Günü 24 Ocak Pazar Ataşehir Beyaz Yol Kişisel Gelişim Merkezinde Yapılacaktır.


Yeni kitabımın İmza Günü 24 Ocak Pazar Saat 2 de Ataşehir Beyaz Yol Kişisel Gelişim Merkezinde Yapılacaktır. Tüm okurlarım davetlidir.

17 Ocak 2016 Pazar

"Son Çağrı - Anunnakilerle Temas" Kitabımın Tanıtım Bülteni



20 Temmuz 1969’da Neil Armstrong adında bir ölümlünün, Apollo 11 aracıyla Ay’a ilk inişine şahit olduk. Günümüzde uzay yolculuklarını ve gezegenler arası temasları normal görüyoruz çünkü Armstrong’un telsizinden karşıdaki gök cismine yani Dünya’ya dönerek yaptığı ilk telsiz konuşmasını işittik:
“Houston! Burası Sükûnet Denizi. Kartal indi. Benim için küçük ancak insanlık için dev bir adım.”
Buradaki ‘Kartal’ sadece Ay modülünün kod adı değil aynı zamanda Apollo 11 uzay aracının takma adı ve üç astronotun kendilerine gururla yakıştırdıkları bir unvandı. Onlar aslında birer ‘Kartal Adam’dı.
Armstrong’un Ay’a indiği gibi, Enki adında liderle elli kişilik astronot grubu da günümüzden yaklaşık 445 bin yıl önce Dünya’ya inmişti. Dünya’ya ilk ayak basan kişi olan Enki denize indiği için mitolojide kendisine ‘Balık Adam’ olarak yer edinmişti. Kendi gezegenleri Nibiru’nun özelliğinden dolayı biyolojik saatlerinin farklı işlemesiyle bizlerden çok daha uzun süreler yaşayabilen bu tür; Muhafızlar, Gözcüler, Neteru, Nefilim,Tanrılar gibi çeşitli isimlerle anılsa da bizler Sümer’den öğrendiğimiz şekliyle “Anunnaki” terimini kullanmayı daha uygun buluyoruz.
Anunnakiler göklerdeki uçan araçlarıyla ve astronot kıyafetleriyle kadim çizimlerde hep “Kartal adamlar ya da kanatlı insanlar” olarak yer edinmişlerdir. Bizler bu uçan araçlara UFO diyor olabiliriz ama kadim halklar için bu araçlar tanrıların arabalarıydı.
Bu kitap çok tanrılı kadim uygarlıkların tanrıları olarak bilinen başta İnanna olmak üzere Dumuzi, Marduk, Ninurta gibi anunnakiler ile biz dünyalıların arasında kurulmuş ilişkileri ve bu ilişkilerin günümüzdeki yansımalarını okuyucuya sunmak için yazıldı.
Bu kitabı bitirdiğinizde anunnakiler ile insanlar arasındaki ilişkinin hala devam edip etmediğini sorgulayacaksınız.

Gök Türk


16 Ocak 2016 Cumartesi

Amon Ra - Uzaylı Bir Prensin Yaşam Öyküsü




"Ey Solon, bildiğiniz tarih çocuk masalı bile değildir.” Plato

Elimizdeki bilimsel, tarihi ve mitolojik bilgilere göre MÖ 11 bin dolaylarında büyük bir tufan yaşanmıştır. İşte bu tufan, eski zamana ait neredeyse tüm izleri silip süpürmüştür. Tufandan geriye kalan yapılar, mitler ve yazıtlardan, saygın araştırmacı ve yazarların eserlerinden, Plato’nun da altını çizdiği ‘Gerçek Tarih’e ulaşmaya çalışarak bu kitabı yazdık.

Kitapta % 90 kadim bilginin üzerine tahminler yürüterek % 10 kurgu ekledik. Sonra da tüm bu parçaları birleştirerek, kolay anlaşılabilmesi için öykü şeklini verdik.

Bu kitapta bir Nibiru Prensi’nin Dünya’daki yaşamını, aşklarını, hırslarını, savaşlarını büyük bir heyecanla okurken Güneş Sistemi’nin ve Dünya’nın son beş yüz bin yıllık tarihine tanık olacaksınız.

Eski yazıtların bilgeliği ışığında kitapta cevabı bulunan bazı sorular şunlardır:

Altın neden en değerli metaldi? Altın Çağ yaşandı mı?

Mars’ta bir uzay üssü var mıydı?

Asteroit Kuşağı hangi kadim savaşın mirasıydı?

Ay’daki sırlar nelerdi?

Günümüz astronomi ve astroloji bilgisinin Ay ile ilişkisi neydi?

Mısır’daki Piramitler ne zaman kimler tarafından hangi amaçla yapıldı? Günümüzde neden boş?

Sfenks’in yüzündeki insan sureti kime aitti?

Atlantis’in enerji boyutundaki önemi neydi? Atlantis'teki enerji deneyleri neden önemliydi?

Harran neden önemli bir şehir olarak günümüze kadar geldi?

Baalbek’teki platformu diğer kadim şehirlerden ayıran neydi?

Hanok’un yolculukları ne zaman, nerelere yapıldı?

Horus’un Seth ile savaşı ilk piramit savaşı mıydı?

Titicaca Gölü hangi gizemleri barındırmaktaydı?

Çok tanrılı dinlerin tanrıları yoksa bir başka uzaylı türü müydü?

Sina Yarımadası’nda bir nükleer felaket mi yaşanmıştı?

Stonhenge ve diğer kadim gözlem yerleri kim tarafından yapıldı?

Tarım ve Hayvancılık niçin Bereketli Hilal’de başladı? Hangi laboratuvarlarda evcilleştirme çalışmaları yapıldı?