Sümer'in Göksel Ataları "Anunnakiler" Kitabından bir bölüm: Uzun Yaşamı Sırrı Mars'ta mı?
2025 yılında Mars'ta bir insan kolonisi kurmak için Hollandalı girişimci Bas Lansdorp Mars One Projesini başlatmıştır. Haziran 2012'de duyurusu yapılan Mars One Projesi birkaç aşamadan oluşmaktadır. Bu programda 2024 yılına kadar bir ilişki uydusu ile istihbaratçı aparatı ve daha sonra da 2027 yılında kalıcı yerleşim kurmak için 4 astronot gönderilmesi planlanmaktadır. Daha sonra da her 2 yılda bir, 4 kişiden oluşan grupların Mars'a gönderilmesi tasarlanmaktadır. Toplamda 24 kişi ile düşünülen Mars One projesine dünya genelinde 200 bin başvuru olmuştur. Tahmini olarak 2025-2027-2033 arası kolonileşmenin başlatılacağı düşünülmektedir.(2)
PayPal'ın da kurucularından ve Tesla Motors şirketinin CEO'su Elon Musk tarafından kurulan Space X şirketi de Mars'ın kolonileştirilmesini sağlamak üzere uzay taşımacılığının maliyetini düşürme hedefini taşımaktadır. Elon Musk çok ciddi bir şekilde Mars’a insan götürmenin ve önümüzdeki elli yıl içinde bir milyon insanın kendi kendine yaşayabileceği bir şehir oluşturmanın hesaplarını yapmaktadır. Bu bağlamda Space X, 9 Aralık 2010 tarihinde bir uzay aracını uzaya fırlatan, yörüngeye oturtan ve bu uzay aracını (Dragon) başarılı bir şekilde dünyaya geri getiren ilk özel sektör şirketi olmuştur. Hatta 25 Mayıs 2012 tarihinde Uluslararası Uzay İstasyonuna (ISS) bir uzay aracı (Dragon) yollayan ilk özel sektör şirketi olmuştur.(3)
Son zamanlarda Mars’ı bu kadar popüler yapan ne olmuştur? Neden NASA, ESA gibi uzay kurumları dışında özel şirketler de Mars’a bu kadar ilgi göstermektedir? Elbette ki uzaya açılmanın hesaplarını yapan insanoğlu için Mars iyi bir sıçrama tahtası olacaktır ancak kapitalist sistemde biliyoruz ki özel şirketler sadece yatırım mantığıyla bakarlar. Mars’ı yatırım anlamında cazip kılan şey nedir öyleyse? Mars turizminin ileride çok kazandıracağı gibi düşünceler aklımızdan geçebilir. Sırf merak ve heyecan için yüzbinlerce dolar verecek insanlar mutlaka vardır. Ancak milyar dolarlar harcanan bu projelerin bırakın kar etmeyi maliyeti bile karşılayacak kazançlar elde edebilmesi için en az 30 yıl geçmesi gerekir. Zaten 2025’te kurulması planlanan 24 kişilik koloniye 38 dolar gibi komik bir başvuru istendi ve iki yüz bin başvuru alındı.(4) Maliyet karşısında devede kulak kalan bu düşük ücrete baktığımızda akla şu soru geliyor: Bu projenin gerçek sponsoru kimlerdir ve kendilerini saklama amaçları nedir? Bana göre cevap için yine Sümerlilere başvurmamız gerekiyor.
Sümerliler, çok uzun ömürlü ve bizden uzun boya sahip olan yüce efendileri “Anunnakiler”in Nibiru’dan geldiklerini söylemişlerdir. Enki’nin Nibiru’ya Yolculuğu(5), Nannar-Sin’in Nibiru’ya Yolculuğu(6), Ninurta’nın Nibiru’dan dönüşü(7) gibi birçok tablet, Anunnakilerin Nibiru yolculuklarını anlatır. Nibiru’nun Güneş Sistemimizdeki henüz keşfedilmemiş en dış gezegen olduğunu savunan Nibiru, yani bilimsel adıyla Planet X, bize önemli bir çözüm sunmayı vadetmektedir. Zira Sümerliler Anunnakilerin uzun yaşam sürelerini bu gezegene bağlamaktadır. Kısaca açıklamak gerekirse Dünya Güneş’in etrafında 365 gün 6 saatte döner; Nibiru ise Güneş’in etrafında 3600 yılda döner. İnsanın 365 günde geçirdiği yaşlanma süreci, Nibiru’dakiler için 3600 yıla yayılmaktadır. Bunun anlamı, Anunnakiler bir yaş aldığında dünyadaki birinin 3600 yaş almasıdır. Nibiru’nun Güneş çevresindeki 3600 yıllık dönüşüne 1 şar diyen Sümerliler için Anunnakiler Büyük Tufan’dan 120 şar önce Dünya’ya gelmişlerdir. Hatta dünyaya geldikten sonra yaşam süreleri hızla azalmaya başlayan Anunnakiler için Nibiru’dan doktorlar getirtilmiş ve Nibiru meyve ve sebzelerinden iksirler, ilaçlar üreterek bu kısalma sürecini durdurmuşlardır. Her ne kadar başarılı oldukları yazılsa da dünyaya gelen Anunnakilerin kısa sürede Nibiru’ya dönmeleri ve onların yerine yeni Anunnakilerin gelmeleri gerekmektedir. Ancak dünyada sürekli kalanlar için başka tedbirler alındığı da açıktır ki bunların neler olduğunu şimdilik bilemiyoruz.
Anunnakilerin bu uzun yaşamları biz insanlar için ölümsüzlük demekti. Tarihin yazılı olarak Nippur takvimiyle kayda alınmaya başladığı M.Ö. 3760’tan beri insanoğlu bu ölümsüzlüğü aradı durdu. Gılgamış ile başlayan bu serüven günümüzde de devam etmektedir. Bunun için bilimin sınırları zorlanmakta, kafa nakli gibi ameliyatlara büyük yatırımlar yapılmakta(8), bilinç aktarımı gibi çılgın deneyler büyük bir gizlilikle yürütülmekte, her türlü yaşam uzatıcı proje desteklenmekte ve sonuçlar titizlikle takip edilmektedir. Tüm bunların amacı bilime hizmetten ziyade milyarderlerin daha uzun bir yaşama ulaşma çabalarıdır.
Geçmişte Nibiru’dan gelen özel yiyecek ve içeceklerin laboratuvar ortamlarında yetiştirilip sadece tanrılar tarafından tüketilmesi ve bu yemeklerin insanoğluna yasaklanmış olması düşündürücüdür. Sonralarda Anunnakilerin bıraktığı mirası devralan insanlar için ölümsüzlüğün bazı özel yiyecek ve içeceklerde saklı olduğu fikri çeşitli efsanelerde kendine yer bulmuştur.
Heredot, Pers Kralı Kambises’in Etiyopya’da aradığı “Güneş Sofrası” adlı özel bir yerden bahseder. Burasının insan yaşamını uzattığını düşünen kral epey bir araştırma yapmış ancak amacına ulaşamamıştır. Yaklaşık yüz yıl sonra bölgeye gelen İskender de ölümsüzlük pınarını arayıp durmuştur. Sonraki yıllarda “Yaşam Pınarı” Hristiyan dünyasının da çok fazla araştırdığı bir konu olarak Güney Amerika’ya giden Avrupalıların yazdıkları kitaplarda bile bahsi geçen bir arayışa dönmüştür. Kolomb ve adamları Hindistan açıklarındaki adalar olduğunu sandıkları toprağa (“West Indies”) ayak basar basmaz, suları “yaşlıları tekrar genç kılan” efsanevi bir pınarı aramaya koyulurlar. Ele geçirilen “yerliler” pınarın yerine dair sırrı açıklasınlar diye İspanyollar tarafından sorgulanır, hatta işkence görürler.
Kutsal metinler, pagan inançlar ve büyük seyyahların belgelenmiş hikâyeleri; hepsi birleşerek gerçekten de sularıyla ya da meyvelerinin nektarıyla kişiyi sonsuza dek genç kılarak ölümsüzlük bahşedebilen bir yerin olduğunu doğrularlar. Kelt efsanelerinde kutsal bir ırmakta yaşayan ve sandıkta büyülü elmalar saklayan Tanrıça Idunn’dan söz edilir. Tanrılar yaşlandıklarında, onun elmalarından yemeye gelirler ve yeniden gençleşirler. Ölümsüzlük arayışındaki Gılgamış da, Nuh ile görüşmesinden sonra gençlik bitkisiyle geriye döner ancak onu yolda yılana kaptırır.
Bir de adından çok bahsedilen ab-ı hayat suyu vardır. Birçok efsaneye göre ab-ı hayat sadece zulmet ülkesinde bulunur. Bazı kaynaklar ise onun Kızıldeniz’in derinliklerinden çıkarılan bir bitki (galsam otu ya da şahı galsam) olduğunu söyler. İran mitolojisinde dört kutsal varlığın bir araya getirilerek kanlarından oluşturulan karanlık bir iksir olduğuna inanılmaktadır. Bunlar; Şah-ı Galsam, Şahmeran, İmperan, Zümrüd-ü Anka'dır.
Türklerde Bengi su, içenlere ölümsüzlük ve gençlik sağlar. Yaşam ağacının köklerinden çıkar. Bir ırmak veya dere şeklinde akar. Bazen köpük şeklinde gelir. Örneğin, Köroğlu destanında bir ırmaktan üç köpük şeklinde akar. Mecazen bilgeliği, kalıcı eserler bırakmayı, iyiliği simgeler. Ölüleri bile diriltebilir. Uluğ Kayın'ın dibindeki bir çukurdan kaynar. Başında bir bekçi ruh bulunur. İçenlere güç ve kuvvet verir. Hastaları iyileştirir. Ayrıca Bengi adlı bir halk oyunu da mevcuttur. Maniheizm dininin kurucusu olan Mani’nin adının da Mengü ile bağlantılı olduğu düşünülmüştür. Pek çok uygarlıkta böyle bir yaşam suyuna dair, çoğu zaman birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkıp gelişen ortak bir inancın bulunması ise ilgi çekicidir.(9)
İnsanevladının yaşam pınarına ulaşıp ölümü ertelemek amacıyla binlerce yıldır devam eden arayışı gerçekten anlamsız mıdır yoksa bilim ve teknoloji ilerlediğinde, genetik yapısı çözüldüğünde bu amacına ulaşacak mıdır? İşte bu sorunun cevabını arayan günümüzün Gılgamışları, İskenderleri ellerindeki zenginliğin bir kısmını bu amaçla yapılan araştırmalara ayırmaktadır. Bu söylenenler belki avam için ya da sıradan insanlar için çok ütopik gelebilir ama milyarderlerin uzun ömür sürme düşüncesi Mars Projelerinin lokomotiflerinden biridir. Anunnakilerin Nibiru’da yaşarken 3600 yılda bir yaş aldıklarını ve bu sayede insanlara ölümsüzmüş gibi geldiklerini söylemiştik. İnsan, Dünya’da 365 gün 6 saatte bir yaş alır. Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresi, Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı, yörüngesi, yerçekimi, manyetiği, toprağı, havası, suyu, elementleri gibi değişkenlerle, insan ömrünün uzunluğunun ilişkili olduğu sanılmaktadır.
Peki, insanoğlu Mars’a gittiğinde ne olacaktır? Oraya gittiğinde uyum sağlayabilecek midir? Eğer uyum sağlarsa Mars’ın suyundan içip Mars toprağına ekilen bitkilerden yiyen insanoğlunun bedeni değişecek midir? Mars’ın Güneş etrafında 687 günde döndüğünü düşünecek olursak insanın bir yaşı 687 güne mi denk gelecektir? Kısaca Mars’ta yaşayan biri Dünya’da yaşayan birine göre iki kat daha fazla mı yaşayacaktır? Dünya yaşıyla 150 yaşındaki insanlar mı Mars yüzeyinde gezecekler? Tüm bu soruların cevabı için Mars One Projesine birbirlerinden çok farklı metabolizmaya sahip 100 insan seçildi. Bu sayı 24’e inecek ve Mars üzerindeki gelişimleri, değişimleri takip edilecek.
NASA Mars Projesi Koordinatörü Jesco von Puttkamer’e göre Kızıl Gezegen'de yerçekiminin dünyadakinin üçte biri oranında olması nedeniyle insan daha uzun ömürlü olacaktır. Yerçekiminin azlığı, kalp ve sindirim sisteminin ömrünü uzatacak, dolayısıyla vücut daha uzun süre canlılığını koruyacaktır.(10) Elon Musk’a göre insanlığın evrendeki ömrünü uzatmak için uzay yolculuğu en iyi seçenektir. Musk’ın, “Eğer SpaceX ben olmadan yoluna devam edebilirse Mars’a gitmeyi isterim. Mars’ta ölmek istediğimi söylemem lafın gelişi değil.” sözleri zaten yazdıklarımızı özetlemektedir.(11) ABD'deki Rice Üniversitesi'nde evrim üzerine araştırmalar yapan Prof. Dr. Scott E. Solomon’a göre ise Mars'a koloni kuracak astronotlar zamanla değişecektir.(12)
İlerleyen zamanlarda Mars’a gidip uyum sağlayabilenlerin yaşam süresi ikiye katlandığında insanevladı Güneş’ten daha da uzak yerleşim yerlerini hedefleyecektir. Anunnakilerin izinden giden insanlık, yaşam süresinin uzamasıyla bugün NASA tarafından yaşam bulunabileceğine inanılan Jüpiter ve Satürn’ün uydularına odaklanacaktır.
Mars’tan sonraki ikinci adım Jüpiter olacaktır. Bir gaz devi olan Jüpiter çok büyük miktarlarda radyasyon ve ısı yaymaktadır. Bu yüzden şiddetli fırtınaların sürekli yaşandığı kalın bir atmosferi bulunmaktadır. Bu atmosferde hidrojen, helyum, metan, amonyak, su buharı ve su damlacıklarının bulunduğunu tespit edilmiştir ancak henüz atmosferin içine nüfuz edilememiştir. Güneş’ten 800 milyon kilometre uzakta bulunan Jüpiter, Güneş’in etrafındaki dönüşünü yaklaşık on iki yılda tamamlamaktadır. Jüpiter’in yüzeyinde burgaçlaşan fırtınalar, fırlayan yıldırımlar ve şimşekler rahatça görülmektedir. Gezegenin sahip olduğu yüzlerce uydunun bazısı çok yavaş, bazısı çok hızlı dönmektedir.
Jüpiter’de yaşamak mümkün olmasa da Europa gibi uydularında mümkün olabilir. Dev volkanlardan püsküren dev lavlar, Europa’da yer alan damar benzeri çizgilerden oluşan çaprazlama desenler, çok ilginç görüntüler sergilemektedir. Europa’nın çatlak yüzeyinin altında yer alan buz katmanının altında radyoaktif çözünme ve gelgit dalgalarının sürtünmesiyle donmaktan korunan büyük bir okyanusun ve yine buz tabakasının altında canlı organizmaları destekleyecek ılık, sıvı su vahaların olduğu düşünülmektedir.(Resim 1) Jüpiter'in uydusu Europa'da oksijenin, Dünya'dakine benzer bir şekilde hidrojenden 10 kat daha fazla üretildiği ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar, Jüpiter'den yayılan radyasyonun Europa'nın yüzeyindeki donmuş suları moleküllerine ayırdığını ve okyanusa doğru oksijen salındığını keşfettiler. NASA, daha yakından incelemeler yapmak ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflar almak için 2020'li yıllarda Europa'ya uzay aracı göndermeyi planlamaktadır.(13)
Jupiter’in Güneş etrafındaki dönüş süresi 10 yıl olduğuna göre uydusu Europa’da kurulacak bir kolonide yaşayacak insanların bir yaşının bizim on yılımıza mı karşılık geleceğini merak ediyoruz. Normal bir insan ömrü Dünya’da 70 iken Europa’da yaşayan insanların 700 mü olacak? Bu soruların cevabı için sanırım biraz daha bekleyeceğiz. Ancak doğru olduğunu varsaydığımızda sonraki adımın Satürn olacağı kesindir. Bugün bu gezegen hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Ancak bilim insanları, Satürn’ün en büyük uydusu olan Titan'da yaşam olabileceğine dair kanıt bulduklarını açıkladılar. Bazı basit yaşam formlarının gezegenin atmosferini soluyup, yüzeyindeki maddelerle beslendiklerine dair izler bulundu.
Nasa'nın Cassini uydusunun gönderdiği verileri analiz eden bilim insanları, Titan'ın yüzeyinin dağlar, göller ve ırmaklarla dolu olduğunu, Güneş Sistemi'nde Dünya'ya en çok benzeyen gezegenin Titan olduğunu söylemekteler. (14)
“Okyanus dünyalar” olarak adlandırılan uydular üzerinde elde edilen son bulguları duyuran NASA bilim insanları, özellikle Satürn’ün bir başka uydusu Enceladus için "Bizim bildiğimiz anlamıyla canlı hayatının hemen hemen tüm gereksinimlerine sahip." açıklamasında bulundular. Kullanılan dev spektrometre sayesinde Cassini uzay gemisinin tespit ettiği bol miktarda hidrojen molekülünün, Enceladus'un buzul yüzeyinden yükseldiği görüldü. (15)
Yine sorularımıza devam edecek olursak Titan ya da Eceladus’ta bir koloni kurulduğunda orada yaşayan bir insan Satürn’ün Güneş etrafındaki dönüşü olan 29 yılda bir mi yaş alacak? Orada yaşayan insanların ortalama yaşları 2000 yıl mı olacak?
Tüm bunlara bakarak diyoruz ki Nibiru’nun 3600 yıllık yörüngesi, Anunnakilerin ortalama ömürlerini bizden çok daha uzun kılmış ve onların bizim için ölümsüz tanrılar olmasına vesile olmuştur. Şimdi bizler de Anunnakilerin yolundan giderek yakın zamanda olmasa bile gelecekte belki tüm bu gezegen ve uydulara birer koloni ya da üsler kuracağız. İnsanevladının Dünya gezegeninden uzaya doğru yapacağı yolculukta Mars'ın uğranılacak ilk gezegen olması bu yüzden mantıksal ve teknik açıdan doğrudur. Diğer dünyalara giden yolda göksel hareket yasaları, ağırlık ve enerji kısıtları, insanın fiziksel ve zihinsel dayanıklılık sınırları yüzünden yol istasyonlarına ihtiyaç vardır.
Dünya’dan Satürn’e gidecek insanlı bir araç önce Mars’a gitmeli, orada yakıt ve yiyecek stokunu tamamlayıp tekrar yola çıkmalıdır. Belki Jüpiter’in uydusu Europa’ya da kurulacak bir istasyona da uğrayıp eksiklerini tamamlamalı ve yoluna yine devam etmelidir. Bunu biz akıl edebiliyorsak, bizden teknolojik olarak çok daha ileride olan Anunnakiler de akıl etmişlerdir. Çünkü 445 bin yıl evvel uzay yolculukları yapabilen bir uygarlıktan bahsediyoruz. Bu kadar eski zamanlarda uzayda seyahat yapabilen bu uygarlığın şu an da bilmediğimiz daha üst teknolojilerle çok daha kolayca seyahat yapabildiklerinden eminiz. Ancak kadim tabletlere baktığımızda 5 bin yıl öncesine kadar hala roket teknolojisini kullandıklarına dair izler buluyoruz. Bizlerin şimdilerde kullandığı bu teknolojiyi onların yakın zamana kadar kullanmaları, aynı yollardan geçtiğimizin bir göstergesi olabilir. Eğer öyleyse, olasılıkla Nibiru ile Dünya arasında bunun gibi üsler kurmuşlardır.
Eğer bu üsler mevcutsa ve hali hazırda kullanılıyorsa uzayın radyasyonundan, soğuğundan ve meteorlarından korunmak amacıyla yer altına kurulduklarını önerebiliriz.
Sümer'in Göksel Ataları Anunnakiler Kitabından bir bölüm...
http://www.dr.com.tr/Kitap/Anunnakiler-Sumerin-Goksel-Atalari/Gok-Turk/Arastirma-Tarih/Tarih/Dunya-Tarihi/urunno=0001735112001?gclid=EAIaIQobChMImZGp-OKk2AIVrBXTCh1RSACsEAQYASABEgI0yvD_BwE
Kaynaklar:
(2) https://tr.wikipedia.org/wiki/Mars_One
(3) Vance, Ashlee, Elon Musk, 4. Baskı, Buzdağı, 2017, İstanbul, S.385
(4) http://www.ntv.com.tr/teknoloji/marsa-yolculuk-icin-80-bin-basvuru,EhQuKgYwNUGFdAiBJS5oLw (28.07.2017)
http://www.milliyet.com.tr/-mars-kolonisi-nde-turkler-gundem-2015489/ (28.07.2017)
(5) http://etcsl.orinst.ox.ac.uk/cgi-bin/etcsl.cgi?text=t.1.1.4&charenc=j#
(6) http://etcsl.orinst.ox.ac.uk/cgi-bin/etcsl.cgi?text=t.1.5.1&charenc=j#
(7) http://etcsl.orinst.ox.ac.uk/cgi-bin/etcsl.cgi?text=t.1.6.1&charenc=j#
(8) http://www.haberturk.com/saglik/haber/1453245-kafa-nakli-ne-zaman-yapilacak (20.07.2017)
(9) https://tr.wikipedia.org/wiki/Bengi_su
(10) http://www.hurriyet.com.tr/marsta-hayat-daha-uzun-39015830
(11) http://www.ntv.com.tr/turkiye/insanligin-omru-uzay-yolculugu-ile-uzayacak,8DBrEPppqU6hpiBVfbMzEA
(12) http://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/marsa-yerlesen-insanlar-evrim-gecirecek,dVWJ6JkbQU2CFYuw7eQDyQ/ux-hqg7s7U-u1sp-rpl04Q
(13) https://onedio.com/haber/jupiter-in-uydusu-europa-da-yasam-ihtimali-guclendi-713023
(14) http://www.milliyet.com.tr/titan-da-yasam-belirtileri-magazin-1246792/
(15) http://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/nasadan-beklenen-aciklama-saturnun-uydusunda-yasami-destekleyebilecek-deliller,wW6SDvpeTkuckgp_qzLafg/xdNhpAvvB0SSR23Q-zgZRA
