25 Eylül 2017 Pazartesi

Kudüs - Eriha Turu 4-5. Gün: 9-10 Eylül Cumartesi/Pazar


Dördüncü ve Beşinci Gün

Via Maris Turizm ile yaptığımız Kudüs-Eriha turunun dördüncü gününde dört ayrı şehre gidecektik ve erken kahvaltının ardından yollara düştük.

İlk durağımız yarım saatlik yolculuğun ardından Caesarea yani İsrail’deki Kayseri idi.


Günümüzde Rothschild ailesine ait bir şirket tarafından yönetilen bu özerk yerdeki antik limanı gezdik ve Haifa’ya doğru yola çıktık.


Yarım saatlik bir yoldan sonra dünyaca ünlü Bahai Bahçelerini otobüsten görünce hayran kaldık. Ufak bir tepecikten aşağıya kadar bir kemer gibi uzanan bu bahçeler göze çok hoş gelen simetrisiyle otobüsteki herkesi adeta büyülemişti. 


Biraz sonra otobüsümüz bizi tepeye çıkardı ve o bahçelerin içinde gezme fırsatı bulduk. 


Bu eşsiz deneyimin ardından bize özel hazırlanan öğlen yemekleri için Bahai’deki yerel bir işletmeye geçtik. 


Karnımızı doyurduktan sonra sıradaki şehir Akka’ya doğru yola çıktık. Bugün Müslüman Arap, Dürzi, Hıristiyanlar ile Yahudiler'in birlikte yaşadıkları bir şehir olan Akka vaktiyle Tapınak Şovalyelerine hizmet etmiş.


Akka’da otobüsten indiğimizde bir grup Cezzar Ahmet Paşa Camisini ziyaret etti. Cezzar Ahmet Paşa’yı bizler çok iyi tanımasak ta yabancılar çok iyi bilmekte çünkü Napolyon’u yenen ender komutanlardan birisi. Hatta cami ziyaretinden sonra bize izletilen kısa tanıtım videosunda Cezzar Ahmet Paşa ile Napolyon’un mücadelesi esprili bir şekilde gösterilmekte ve son sahne de Cezzar Ahmet Paşa, Napolyon’un kıçına bir tekme atmakta.


Akka’ya gelen Osmanlılar önceki şehrin üstüne ikinci bir şehri inşa etmişler. Bu yüzden her yapılan kazıda alttaki şehir kalıntılarına rahatlıkla ulaşılabiliyor. Eski çağlardan kalma gibi görülen Akka çarşısından geçerek eski şehir kalıntılarına ulaştık. 


Burada söylemeden geçemeyeceğim hayatımda gördüğüm en pis çarşıydı ve birbirine karışmış yağlı et kokuları içindeki yolculuğumuz bize eziyet oldu. Çarşının son kısmında Türk Çarşısı vardı ve orası temiz olduğu için mola verdik. 


Molada bazılarımız lokal biranın tadına baktı ve sonra yolumuza devam ettik. Yürüyüşün sonunda kalıntılara ulaştık ve yer altındaki eski şehre indik. Hospitaller ve Tapınak Şovalyelerinden kalan yapıların içinde gezmek hoş bir deneyimdi. 


Dönüş yolu yine çarşının içinden geçiyordu ve hızlı adımlarla otobüse ilerledik.

Son durağımız israil’in en modern kenti Tel-Aviv’e bir saatlik bir yolculuktan sonra ulaştık. Çok fazla vaktimiz yoktu o yüzdende otobüsten inmedik ama şunu itiraf edeyim ki Tel-Aviv sahillerinde bir saat bile olsa yüzme molası vermeliydik. İkinci gezimizde sanırım bu olacaktır. Rothschild Bulvarından geçerek akşam yemeğine yetişebilmek için Kudüs’e doğru yola çıktık.

Akşam yemeğinden sonra son gün Kudüs gecelerine akalım dedik ama pek akacak bir yer bulamadık desem doğru olur. Barlar sokağı olarak bilinen yeri pek beğenmedik ama yine de bir şeyler içerek otele doğru yürüdük.


Beşinci günün sabahında bir grup arkadaşımız Kubbet-üs Sahra ve Mescid’i Aksa için sabah erken saatte Tapınak Tepesine gittiler. Çok sakin bir ortamda yakaladıkları içinde ilk olarak gayrimüslimlere yasak olan ve normalde çok kalabalık olan Kubbet-üs Sahra’nın içindeki asılı kaya yani Muallak taşının altına girmişler. Sadece bizim arkadaşlarımızın içeride bulunduğu anda elektrikler kesilmiş ve bir dakika boyunca karanlıkta kalmışlar. Enerjiyi çok yoğun hissettikleri bu anlardan sonra elektrik geri gelmiş. 


Bu özel anlardan sonra otelimizden ayrıldık ve Kudüs Müzesine gittik. Ürdün'deki Tell-Ghassul kazı alanında bulunmuş olan ve Son Çağrı Anunnakilerle Temas Kitabımında kapak resminde kullandığım onikibin yıllık duvar resminin rekonstrüksiyonunu Kudüs müzesinde görmek hoş bir deneyim oldu.


1,5 saatlik çok özel turumuzdan sonra havaalanına gitmek için yola çıktık. Havaalanında İsrail polisinin çok ilginç sorularıyla karşılaştık ama rehberimiz Ruti Bahar çok güzel bir şekilde cevaplar verdi. Yine tur boyunca bizimle olan ve herkese destek olan rehber arkadaşlarımız Şelal Ekinci ve Ulunay Poyraz sayesinde bu bölümü kolaylıkla geçtik. Sonunda yemyeşil ülkemize doğru uçuşa geçmiştik ve herkesin yüzü gülüyordu.



Via Maris Turizm sahibi Neslişah Cevahir'e her bir anı kalite kokan bu tur için çok ama çok teşekkür ediyorum. Yine turumuza katılan çok değerli dostlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder