11 Ocak 2012 Çarşamba

Fil Suresi neyi anlatıyor?


Kuran’da Dünya Dışı Yaşam
Fil Suresi neyi anlatıyor?

Meryem Suresi'nde geçen, Hz İsa'nın "ben size çamurdan bir kuş yaparım ve ona üflerim o da uçuverir" şeklindeki ayet ile bu ayet birlikte zikredildiği zaman ikisi arasındaki irtibat net anlaşılır. Dağlardan elde edilecek madenlerin eritilip kuşa dönüştürüleceği fikrini pekala ilham eder. Görüyoruz ki, sadece et ve kemikten olan kuşlar söz konusu değil. Madenden yapılma kuşlar da söz konusu. Nitekim, birçok eski efsanede ve destanda demir kuşlardan ve ateş kuşlardan söz edilir... Tayr kelimesi etrafında yaptığımız bu yorumlardan sonra şimdi Fil Suresi 'ni ele alabiliriz... Mekke, bünyesinde barındırdığı Ka'be dolayısıyla en eski zamanlardan beri Arabistan'ın hem kültür hem ticaret merkeziydi. Buralarda her yıl kültür şenlikleri düzenlenir, şiir yarışları tertip edilir ve kurulan panayırlarda hem kültür alışverişinde bulunulur hem de ticaret yapılırdı. Putperest Kureyşliler, bu faaliyetler sayesinde büyük servetler edinmişlerdi. Habeşistan, bütün çabalarına rağmen, bu kültürel faaliyetleri ve ticari sirkülasyonu kendi üzerine çekemiyordu. Gün geçtikçe Mekke daha zengin oluyor ve kültür merkezi olma bakımından öne geçiyordu. Dönemin Habeşistan Kralı Ebrehe, putperest olan Kureyşliler'in bu avantajı Ka'be sayesinde yakaladıklarını biliyordu. Eğer kendisi de bir mabed inşa ederse, belki ticareti Habeşistan'a çekebilecekti. Öyle de yaptı. Altın kubbeli muhteşem bir mabed yaptırdı ve herkesi buraya gelmeye mecbur etti. Mekkelilere de bu yolda haber gönderdi. Bunun üzerine Habeşistan'a giden bir Kureyşli, bu da mabed mi diyerek, mabedin içine pisledi. Buna çok öfkelenen Ebrehe, Mekke'yi alıp Kabe'yi yıkmaya karar verdi. Ordusunun önünde filler yürüyordu. Nihayet Mekke civarına gelince, çadırını kurdu ve Mekkeliler'in sürülerini gasp etmeye başladı... O sıralarda Mekke'nin siyasi lideri, Hz. Peygamberin dedesi Abdülmuttalib'ti. Ebrehe Abdülmuttalib'in de 200 devesini almıştı... Bu haber Abdülmuttalib'e ulaşınca, Abdülmuttalib, Ebrehe'nin karargahına gitti. Ebrehe, onun Mekke'nin affı için yalvaracağını umuyordu. Ama öyle olmadı. Abdülmuttalib, develerini talep etmek için geldiğini söyledi... Ebrehe şaşırdı. Onun Mekke lideri olarak kendisinden bağışlanma dileyeceğini ve Kabe'ye zarar vermemesini isteyeceğini sandı. Ve; "Sen develerin için mi gelin? Oysa ben, senin Kabe'ye zarar vermemem için ricacı olacağını umuyordum" dedi. Abdülmuttalib ona şu cevabı verdi: "Hayır ben Kabe için gelmedim. Ben develerim için geldim. Ben develerimin sahibiyim. Kabe ise Allah'ındır." Ebrehe, aşağılayıcı bakışlarla Abdülmüttalib'i süzdükten sonra; "Verin şunun develerini, yarın hepsini birlikte alacağım!" Abdülmuttalib oradan ayrıldıktan hemen sonra Fil Suresi'nde geçen hadise cereyan etti...
Şimdi surenin mealini aktaralım; "Görmedin mi Rabbin Fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine "siccil taülarç" fırlatan "uçan ebabil'ler" gönderdi. Ve onları "asfin mekul"e çevirdi..." Burada üzerinde duracağımız kelimeler 'tayr', 'ebabil', 'siccil' ve 'asf tır. Tayra: Bu kelimeyi en başındanberi izah edip duruyoruz.Burada bu sureye özel bir iki nüansına temas edeceğiz. Bilindiği gibi 'tayr' uçan şeye verilen genel addır. Bu surede 'tayr' kelimesinin 'nekre' (belirsiz) bir isim olarak kullanılması, bunların bildiğimiz kuşlar olmadığına dikkat çekmek içindir. Elmalılı Hamdi Yazır bu surenin tefsirini yaparken "Bu kelimenin nekre kullanılması, bunların tanınmadık, bilinmedik garip uçucular olduğunu hatırlatmak içindir" der. "Tanınmadık, garip kuş" Bu ifadeler son derece ilginç değil mi? UFO'ların İngilizce'deki karşılığıyla tam tamına örtüşmüyor mu? (tanımlanamayan uçan cisim)!.. Tahmin ediyoruz ki, merhum Yazar, bu tefsiri yaparken, UFO'lar görünmüş olsaydı, mutlaka onlara bir atıfta bulunurdu... Çünkü Elmalılı Tefsiri, teknolojik gelişmelere en çok dikkat çekmiş tefsirlerden biridir hatta kendi dönemi için en iyisidir. Elmalı aynı kelimenin tefsirinde "Bunlar-siz bunu uçan cisimler olarak da anlayabilirsiniz-o zamana kadar oralarda hiç görülmemiş, irili ufaklı, siyah, yeşil, beyaz, takım takım kuşlardı" der. Eğer surede geçen 'tayr' kelimesi bilinen bir tür kuş olsaydı, bunların irili ufaklı olması veya değişik renklerde olması gerekmezdi. Oysa irili ufaklı ve muhtelif renklerden söz ediliyor ve bunların takım takım, yani filolar halinde saldırdığı belirtiliyor. Amon-Ra'nın dönüşünü anlatan "Yıldız Geçldl-Star-gate" filmiyle, Amerika'nın uzaylılar tarafından istilasını anlatan ve seneler önce vizyona giren filmdeki "Independent Day" uzay araçları göz önüne alınacak olursa, Ebabil-ki aşağıda izah edeceğimiz gibi ebabil, filo demektir-diye nitelendirilen kuşların ne derece hakikate uygun olduğu da anlaşılır... Bilinen bir gerçek varsa, bu surede geçen Tayr, bildiğimiz kuşlar değildi ve o daha önce hiç görülmemişti...
Ebabil kuşları mı? Uzay araçları mı?
Bu surede geçen diğer ilginç bir kelime de Ebabil'dir. Tefsirlerde Ebabil kuşunun adı olarak değil, 'uçuş şekli' diye anılır. Uçan ve aşağıdakilere 'siccil' atan bu uçucuların uçma biçimini anlatmaya yöneliktir. Ebabil kelimesini anlatabilmek için 'şemati' ve 'abadid' kelimeleri örnek verilmiş. Şemati, askeri literatürde 'dağınık kıtaları', 'abadid' ise 'manga', 'bölük' ve 'filo'ları anlatır. Bütünden ayrılıp küçük birlikler oluşturmaya 'abadid' denmiş... Ebabil'in ilginç bir yanı da bu kelimenin tekilinin olmamasıdır. Daima çokluk olarak kullanılır. Tıpkı filo gibi. Filo dendiğinde hemen aklınıza üçten fazla sayılar gelir. Sahabe'den ünlü müfessir İbn-i Mes'ud da bu kelimeyi 'uçan fırkalar' diye tefsir etmiş. Bugün buna kısaca 'filo' diyebiliriz. Bir diğer ünlü müfessir İbni Cerir de Ebabil'i kuşun adı olarak değil, uçuş biçimlerinin vasfı olarak algılamamız gerektiğini söyler ve Ebabil'i, "dört bir taraftan ayrı ayrı ve gruplar halinde uçmanın adı" diye zikreder. Ancak bazı tefsirlerde, bu kelimenin 'ibbale' kelimesinden geldiğini, ibbalenin de grup ve demet anlamına kullanıldığını hatırlatır. Görülüyor ki, hangi anlamda kullanılırsa kullanılsın, Fil Suresi'nde geçen 'uçucuların, Ebabil Kuşları ile alakası yoktur. Ebabil onların adı değil, uçuş şekillerini anlatan bir özelliktir... Sonra bu uçan varlıklarla ilgili başka detaylar da vardır. "Bunların ayakları köpek ayağına benziyordu" deniliyor ve denizden geldikleri, ansızın belirdikleri rivayet ediliyor. Ve renkliliklerine özellikle dikkat çekiliyor.!!!
FENOMEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder