12 Ocak 2012 Perşembe

İletişimin Sınıflandırılması


İletişimin Sınıflandırılması
1. Kişi içi İletişim
Kişinin kendi içinde gerçekleştirmiş olduğu iletişime kişi içi iletişim denmektedir. İnsanlar kendi içlerinde mesajlar üreterek ve bunları yorumlayarak kişi içi iletişimde bulunurlar.
Bir bireyin düşünmesi, duygularının kişisel ihtiyaçlarının farkına varması rüya görerek kendi içinden mesaj alması ya da kendine sorular sorarak bunlara cevap üretmesi iç iletişimi sayılabilir.(1)
İnsan çevresiyle iletişim kurmadan önce bir iç iletişim gerçekleştirmek zorundadır. Bu kişi içi iletişim bilinçli olabileceği gibi bilinçdışı da olabilmektedir. İç iletişimde kişinin kendisiyle çatışma durumu da oluşabilmektedir. Bilincin onay verdiği bir eyleme bilinçaltının hayır demesi ya da bu sürecin tersi kişi içi çatışmaya neden olabilmektedirler.
2. Kişiler arası iletişim
Genel bir tanımlamayla, kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimlere “kişilerarası iletişim” denmektedir. Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler, bilgi/sembol üreterek, bunları birbirlerine aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler.(2)
Tanımdan da anlaşılacağı gibi kişiler arası iletişimde kaynak ve alıcının insan olması gerekmektedir. Aksi durumlarda kişilerarası iletişimden söz edilemez. Örneğin bir köpekle insanın iletişimi ya da bir insanla bitkinin iletişimi kişilerarası iletişim kabul edilmemektedir. Yine iki insan arasında olan fakat zaman ve mekân birliği bulunmayan iletişimde kişiler arası iletişimin dışında bırakılmıştır.
Tubbs ve Moss, bir iletişimin “kişilerarası iletişim” sayılabilmesi için şu üç ölçütün gerekli olduğunu belirtmişlerdir:(3)
-Kişilerarası iletişime katılanlar, belli bir yakınlık içinde yüz-yüze olmalıdırlar.
-Katılımcılar arasında tek yönlü değil, karşılıklı mesaj alışverişi olmalıdır.
-Söz konusu mesajlar sözlü ve sözsüz nitelikte olmalıdır. Bu iki tür mesaj dışındaki mesajların kullanıldığı iletişimler, örneğin yazışmalar, kişilerarası iletişim sayılmamaktadır.
2.1. Sözlü İletişim
Sözlü iletişim “dil” ve “dil ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmalarını “dille iletişim” denmektedir. Dil-ötesi iletişim ise sesin niteliği ile ilgilidir; sesin hızı, sesin tonu, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar vb. özellikler, dil-ötesi iletişim sayılmaktadır.
Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil-ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda birbirlerinin ne söylediklerinden çok nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir.(4)
Karşımızdaki insanın söylediklerinin kapsamı, sözlerine yüklenen anlamlar iletişim açısından önemlidir. Dilin hayatımızda çok önemli bir yeri vardır. Dilin doğru kullanımı insanları memnun etmektedir. Kullanılan dilin açık olmaması durumunda ise insanlar ifadelere yanlış anlamlarla yükleyebilmektedirler.
Dil, insanlar arasında bir iletişim, anlaşma ve taşıma aracı olarak başlı başına bir sembolik bir sistem olarak görülebilmektedir.(5) Dille iletişimde kişiler, ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar.
Dilin önemi kadar dil ötesi öğelerinde önemi büyüktür. Kişi dil-ötesi iletişime önem vermelidir. Konuşma ya da okuma da noktalama işaretlerine dikkat etmeli, gerekli yerlerde hızlanıp yavaşlamalı, vurgulara dikkat etmeli, sesinin şiddetini iyi ayarlamalı, duraklamalara dikkat etmelidir. Aksi takdirde sözlü iletişim başarısız olacaktır.
Sözlü iletişimde konuşmaların %40’ı dudaktan okunmaktadır.(6)
2.2. Sözsüz İletişim
Sözsüz iletişim, konuşulan dilin dışında, jestler, mimiklerya da diğer dilsel olmayan işaretler aracılığıyla ifade edilen iletim biçimlerini kapsamaktadır. Günlük iletişimin önemli bir kısmı sözsüz iletişime dayanmaktadır.
Beden dilini okuyabilmek ve kullanabilmek çok önemlidir. Araştırmalar iki kişi arasında alınıp verilen mesajların: (7)
- Yüzde 7’sinin kelimelerle,
- Yüzde 38’inin seslerle(alçak-yüksek olmasıyla, ritmiyle, tonlamayla),
- Yüzde 55’inin de vücut hareketleriyle(en çok da yüz ifadeleriyle) algılandığını göstermiştir.
Sözsüz iletişimde her türlü hareketin bir anlamı vardır. Bedenini duruşu, yürüyüş şekilleri, oturma düzeni, jest ve mimikler, kişiler arası mesafe, kişilere yönelim açısı, giyim kuşam karşıya bir mesaj içerir. Beden dili geniş bir konudur ve yıllardır çeşitli araştırmaların konusu olmuştur. Ancak bu tür kapsamlı bir inceleme araştırmamızın sınırlarını aşacağından, araştırmamızda beden dili öğelerinden en önemlileri olan yüz ifadeleri, jestler, dokunma ve giyim kuşama yer verilmiştir.
2.2.1. Yüz İfadeleri
İletişim olsun ya da olmasın insan vücudunda yüz, yüzde de göz en ilgi çeken yerlerdir. Yüz ifadelerini anlamak sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü yüzdeki kaş, göz, göz kapağı, ağız ve dudak ile oluşabilecek çok sayıda ifade vardır. Yine yüz ifadeleri hızla değişebilmektedir. Bu iki özellik yüz ifadelerini anlamayı zorlaştırmaktadır.
Göz ise başlı başına bir mesaj kaynağıdır. Politikacılar, yöneticiler ya da satıcılar karşısındakini etkilemek adına direk gözüne bakarlar. Yine sorunun cevabını bilmeyen bir öğrenci gözünü öğretmeninden kaçırır. Öğretmen sorduğu soruyu kimin bilip kimin bilmediğini kolaylıkla anlayabilir.
Gözbebeğinin büyüklüğü, bakan kişinin baktığı şeye ilgi duyup duymadığını belirtmektedir. Gözbebeği bakılan nesneye duyulan ilgi kadar büyümektedir.(8)
2.2.2. Jestler
Beden dilinde yüz ifadelerinden sonra en çok kullanılan jestlerdir. Jestleri el-kol hareketleri olarak tanımlayabiliriz. Sınıfta konuşan öğrencinin elindeki kâğıdı sürekli büküp katlaması, parmaklarıyla sürekli masaya vurması ve gözlerini öğretmenin bakışlarından kaçırması, öğrencinin o anda orada bulunmaktan rahatsızlık duyduğunu düşündürmektedir. Sınıf içi iletişimde öğretmen jestleri takibini doğru yapmalıdır. Sürekli kalemiyle oynayan, defterini, kitabını sıkan, parmaklarını sürekli hareket ettiren öğrencinin derse ilgisinin olmadığını anlayabilir.
Duyma özürlü insanlar jestlerle anlaşmaktadır. Jestler daha çok konuşma ile ilgilidir. Farkında olunmadan yapılan jestlerin yanında, bilerek başvurulan iletişim amaçlı jestlerde vardır. Bunların bazıları sözün yerini tutarak anlam kazanırlarken, bazıları da pekiştirici olarak anlam kazanırlar.(9) Örneğin uzaktaki birini çağırırken elimizi de kullanmak tamamlayıcı bir jesttir. Bir sınavın sonucunu soran öğrenciye, diğer dört parmağını yumruk yaparak, başparmağı kaldırıp içini gösteren başka bir öğrenci, konuşmadan başarılı olduğunu belirtmiştir.
2.2.3. Baş Hareketleri
Baş duruşunun ve hareketinin ne kadar büyük bir rol oynadığı çok şaşırtıcıdır. Bu konuda ancak son zamanlarda önemli ayrıntılar elde edilmiştir. Frey’in belirttiğine göre başın küçücük hareketi dahi, kişiler arasındaki ilişkiyi büyük ölçüde etkilemektedir.(10)
2.2.4. Bedensel Temas
Sözsüz iletişim yollarından biri de bedensel temastır. Farklı bedensel temaslar kurularak çeşitli mesajlar verilebilir. Örneğin sevilen birisinin eli avuçla sıkılırken, istenmeyen birisinin eli parmaklarının ucuyla sıkılabilir. Yine büyüklerin elinin öpülmesi bir saygı mesajıdır. Dostluk göstergesi olarak bir başkasının koluna, omzuna dokunulabilir.
XIX’uncu yüzyılın sonlarında ve XX’inci yüzyılın başlarında yetimhanelerde ölen çocukların oranı oldukça yüksek olması nedeniyle yıllar sonra yapılmaya başlanan araştırmalar, bebeklerin gıda yoksunluğundan değil, kucağa alınıp sevilmemekten kaynaklanan, ruhsal kökenli hastalıklardan öldüklerini ortaya çıkarmıştır. Batı ülkelerinde bugün, yetimhanelerde bebeğin günde birçok kez kucağa alınıp sevilmesi, onunla konuşulması yöntemi uygulanmaktadır.(11)
Dokunma, gelişme için en temel ihtiyaçlar kadar önemlidir. Dokunmayla kişiye en kısa yoldan “Sen benim için çok değerlisin.” mesajı verilmektedir.
2.2.5. Giyim Kuşam
Giyim kuşam insanların meslekleri, gelir durumları, sosyal mevkileri, politik tutumları gibi fikir vermektedir. Giysiler insanların iç dünyası hakkında da fikir vermektedirler. İnsanların keyfi yerinde değilse dış görünüşe pek önem vermezler. Yaşama sevinci ağır bastığı zamanlarda ise çarpıcı renkler ve giysiler tercih edilir.
İlk izlenim, çoğu zaman yanlış varsayımlara ve ön yargılara dayanmaktadır. İlk izlenimi yaratmak yaklaşık 20 sn. almakta ama kötü bir izlenimi silmek için 20 yıl bile yetmeyebilmektedir.(12) 20 sn. içinde oluşacak önyargıyı sadece giyim kuşam ve görünüş belirlemektedir.
Gök Türk

1 Altıntaş, E.-Çamur, D., Beden Dili-Sözsüz İletişim, İstanbul, 2005, s.50.
2 Dökmen, a.g.k., s.23.
3 Dökmen, a.g.k., s.24.
4 Mehrabian, A., Communication without words, Psychology Today. 2, ss.53-58’den aktaran Dökmen, a.g.k., s.27.
5 Şişman, M., Örgütler ve Kültürler, Ankara, 2007, s.97.
6 Açıkalın, A., Toplumsal Kurumsal ve Teknik Yönleriyle Okul Yöneticiliği, Ankara, 1995.’ten aktaran Özdemir, S., Eğitimde Örgütsel Yenileşme, Ankara, 2000, s.106.
7 Dicleli, A.B.-Akkaya, S., Konuşa Konuşa İletişimin Sırları, İstanbul, 2000, s.69.
8 Özkan, Z., Kazandıran Beden Dili, İstanbul, 2007, s.112.
9 Schober, O., Beden Dili-Davranış Anahtarı(Çev. S. Özbent), İstanbul, 2007, s.63.
10 Schober, a.g.k., s.61.
1[1] Cüceloğlu, D., Yeniden İnsan İnsana, İstanbul, 2007, s.46.
[1]2 Özkan, a.g.k., s.29.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder